nd-aktuell.de / 29.09.2017 / Die andere Türkei

Erdoğan’ın 'dindar nesil' planı

Yücel Özdemir

Türkiye’de 18 milyon öğrenci yeni öğrenim yılı için ders başı yaptı. Hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya attığı bir tartışmayla.


Katıldığı bir televizyon programında TEOG’un (Temel Eğitimden Ortaokula Geçiş Sistemi) kaldırılması isteyerek eğitimdeki değişiklere bir yenisini daha ekledi. Alman okuyucular haklı olarak TEOG'un ne olduğunu bilmiyor. Türkiye'de eğitim sistemi, Almanya’dan çok daha karmaşık. En önemli fark ise her aşamasında ülke genelinde bir sınavın olması.

Ortaokulu bitirenlerin gideceği lise TEOG’da alınan puanla belirleniyor. Puan yüksekse iyi, düşükse kötü liseye ya da meslek okuluna gidiliyor. 2014’te Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde uygulanan bu sistem şimdi Erdoğan’ın emriyle kaldırılıyor. Peki neden?
Evrensel, Birgün ve Cumhuriyet gazeteleri asıl amacının daha fazla öğrenciyi İmam Hatip Liseleri'ne göndermek için TEOG'dan vazgeçildiğini yazıyor. Muhalefetin önemli bir bölümü de böyle düşünüyor. Son 15 yılda eğitimde 6 önemli değişiklik yapıldı. Değişiklikler Erdoğan’ın çok önceden ilan ettiği »dindar nesil« yetiştirmek için yapılıyor. Ne de olsa »tek adam« rejiminin devamı için yeni nesillerin dincileştirilmesi gerekiyor. Daha önce Gülen Cemaati’nin arka bahçesi olan eğitim, aralarındaki çatışma ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tamamen AKP’nin tekeline geçmiş durumda.


İlkokuldan üniversiteye uzanan eğitim zincirinde laik, demokratik, bilimsel eğitimi savunan onbinlerce öğretmen ve akademisyen işten yatıldı. Bu sömestrden itibaren Evrim Teorisi ders kitaplarından tamamen çıkarıldı. Artık öğrenciler, geçmişten bugüne insanoğlunun kafasını kurcalayan »İnsan nasıl insan oldu?« sorusunu soramayacak. Bu elbette bilimin okullardan çıkarılması anlamına geliyor. Bilimi bu şekilde okullardan çıkaran Erdoğan cihadizmi ise yüceltiyor. AKP'li Parlamento Eğitim Komisyonu üyesi Ahmet Hamdi Çamlı bir kaç ay önce açıkça şunları söylemişti: »Namaz dinin direğiyse, cihat çadırdır. Direksiz çadır bir işe yaramaz. Cihat bilmeyen çocuğa matematik öğretmenin faydası yok.«


Aslında bu Erdoğan’ın eğitim politikasını özetliyor. Dindar ve muhaliflere kindar nesillerin yetişmesi öncelikli hedef. Bu nedenle bütün okulların Erdoğan’ın da mezun olduğu İmam Hatip Liseleri'ne çevrilmesi amaçlanıyor. Kuruluş amacı »meslek lisesi« olarak imam yetiştirmek olan bu okullar, zamanla muhafazakar-milliyetçe partilerin toplumu din üzerinden kontrol altında tutmanın kadro dayanağı haline geldi. Bu yıl İmam Hatip Liseleri'nden mezun olan öğrencilerin sadece yüzde 20’si üniversiteyi kazanabildi. Geri kalanlar imamlık yapıp toplumu dini yönde eğitecek! Durum bu kadar vahim.


Erdoğan'ın iktidara geldiği 2002-2003'te 450 İmam Hatip Lisesi'ne 64 bin 500 öğrenci okuyordu. Eğitim Sendikası'nın verilerine göre, 2016-2017 döneminde 1452 İmam Hatip Lisesi'nde 645 bin 318 öğrenci bu okullarda okuyordu. 121 bin 335 öğrenci de Açık Öğretim İmam Hatip Liseleri'ne gidiyordu. 15 yıl içinde okul sayısı ve öğrenci farkı durumu özetliyor. Kısa bir süre önce yapılan bir düzenlemeyle artık nüfusu 10 binin altında olan bütün yerleşim yerlerinde sadece imam hatip lisesi açılacak. Buralarda yaşayan ve çocuklarını başka bir yere gönderemeyen yoksul aileler için »imam okulu«ndan başka seçenek yok. Özetle AKP eğitimde bilimi değil dinci-cihatçılığı savunan bir sistem kurmak için bütün gücüyle çaba harcıyor. Bu elbette ülkenin geleceğini karartmak anlamına geliyor.


Ama Türkiye’de sadece AKP ve Erdoğan yok. Eğitimdeki karanlık tablonun farkında olan binlerce kişi geçtiğimiz hafta sonu İstanbul-Kartal’da bir araya gelerek güçlü bir protesto gösterisi düzenledi. Yapılan konuşmalarda demokratik, laik, bilimsel, anadilde ve parasız bir eğitim hakkı için mücadelesinin devam edeceği ilan edildi. Demokratik bir Türkiye’nin geleceği ancak demokratik, bilimsel, şans eşitliğinin olduğu bir eğitim sistemiyle mümkün. Dindar ve cihadist eğitim sadece Türkiye için değil, bölge ve Avrupa için de büyük bir tehlike.