nd-aktuell.de / 15.12.2017 / Kommentare

Erdoğan, Demirtaş’tan neden bu kadar korkuyor?

Yücel Özdemir
»Her şeyin muktediri«, »tek adam« Erdoğan bir taraftan çok güçlü görünürken, diğer taraftan güçsüz olduğunun da farkında. İç ve dış politik gelişmeler nedeniyle kontrolü kaybetmenin korkusu içinde. Bu nedenle, şu günlerde 2019’u beklemeden erken seçimlerin yapılabileceği tartışılıyor. Gelişmeler, Türkiye’de her an her şeyin olabileceği yönünde. Baskının anamuhalefet partisi CHP’ye kadar genişlemesi de bunun işareti.

Mesele seçim olunca, Erdoğan’ın en çok korktuğu liderlerin başında elbette Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve onun temsil ettiği demokratik, sol, ilerici muhalefetinin olduğunu söylersek çok da abartı yapmış olmayız.
Geçen hafta Ankara’da görülmesi gereken Demirtaş’ın davasında olanlar da bunu kanıtlıyor. Seçim meydanlarında, parlamento kürsüsünde yaptığı konuşmalar nedeniyle hakkında açılan soruşturmalardan ötürü 4 Kasım 2016’da Diyarbakır’daki gözaltına alınan, sonra tutuklanan Demirtaş hakkında toplam 142 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Halen meclisteki üçüncü büyük partinin eşbaşkanı ve milletvekili olan Demirtaş hakkında Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava, tutuklandıktan 399 gün sonra, nihayet 7 Kasım günü başladı.

Buna başlamak denirse...
Dava Ankara’da, sanık Yunanistan sınırındaki Edirne’deki cezaevinde. Mahkemeyle sanığın kaldığı cezaevi arasındaki mesafe 728 km. Arabayla 9-10 saatlik yol. Bu uzun yolculuğu kelepçeli yapması dayatılıyor.

Demirtaş, haklı olarak önce Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBIS), yani »canlı görüntülü bağlantı« yoluyla duruşmaya katılmayı, sonra kelepçeli götürülmeyi reddedince, dava da Demirtaş’sız görüldü.

Türkiye ve dünyanın pek çok ülkesinden dayanışma amacıyla Ankara’ya gidenler içeriye alınmadığı gibi jet hızıyla »Tutukluluk halinin devamına, bir sonraki duruşmanın 14 Şubat’a ertelenmesine, sanığın duruşmaya getirilmesine« karar verildi.

Muhtemelen önümüzdeki duruşmada da benzer gerekçeler öne sürülerek Demirtaş, bizzat mahkeme karşısına çıkarılmayacak. Çıkarılmadıkça hapiste tutma süresi de uzayacak.
Normal bir ülkede sanıklar yargılamanın olduğu kentlerdeki cezaevlerinde tutulurlar. Savunma haklarından yararlanmaları için olanaklar sağlanır. Çünkü, mahkeme karar vermediği sürece suçsuz olduğundan hareket edilir. Ama Türkiye normal olmadığı için en temel savunma hakkı bile ortadan kaldırılmış. Sanık baştan itibaren suçludur. Demirtaş için ise »adalet« olmadığı gibi »yargı« da yok. Diyarbakır’da konuşan İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Türkiye Raportörü Emma Sinclair Webb, »Demirtaş’ın davası Türkiye’nin özetidir« derken pek de haksız sayılmaz.

Olanlara baktığımızda, Erdoğan rejiminin Demirtaş’a sıradan bir sanık gözüyle bakmadığını, buna göre bir yargılama süreci başlattığını gösteriyor. Demirtaş sahsında Kürt halkının, Türkiye’nin demokratik muhalefetine önemli bir darbe indirilmek isteniyor.
Demirtaş’ı diğer Kürt siyasetçilerden ayıran en önemli özelliklerin başında Türk halkının da sevdiği, hak verdiği bir siyasetçi olmasıdır. Sürekli Türk halkını gözeterek mesajlar veren, barış dilini öne çıkaran, onların Kürtleri anlamasına yardım eden bir çizgiyi esas alıyor ve bunda başarılı da olduğu söylenebilir. Ayrıca, üslubu ve tarzı sürekli halka bağıran Türk siyasetçi profilini de aşıyor.

Bu nedenle sadece Kürtler, solcular, Aleviler değil aynı zamanda muhafazakar, hatta milliyetçi seçmenlerden de oy alıyor ya da takdir topluyor. Bir yıldan fazla bir süredir içeride olmasına rağmen, bu duruşunu hiç bozmadı ve yazdığı öyküler, çizdiği resimlerle mesajlarını iletmeye devam ediyor.

Bütün bunlardan ötürü Demirtaş ve Türkiye’nin demokratik muhalefeti Erdoğan’ı önemli ölçüde tedirgin ediyor. 7 Haziran 2015’te yapılan genel seçimlerde Erdoğan’ın partisi AKP, 13 yıl aradan sonra ilk kez tek başına hükümet olmayı başaramamıştı. HDP’nin yüzde 13 oy ve 80 milletvekili çıkarması sayesinde. Erdoğan ikinci bir 7 Haziran’ı yaşamamak için, Türk halkının da barış mesajları dolayısıyla sevdiği Demirtaş’ı rehin almaya devam edecek.
Bu nedenle Demirtaş ve diğer tutuklu siyasetçilerin özgürlüğü için uluslararası destek büyük bir önem taşıyor.