nd-aktuell.de / 15.06.2018 / Die andere Türkei

Seçimlerin anahtarı Kürtler'de

24 Haziran’da yapılacak erken genel seçimlere bir hafta kaldı. »Kader günü« yaklaştıkça tansiyon yükseliyor, heyecan artıyor. 16 yıldır aralıksız iktidarda olan, tek adım rejimi kurmak için mesafe kaydeden Erdoğan ve partisi AKP, bir kez daha seçimleri kazanacak mı yoksa kaybedecek mi?

Pek çok kamuoyu araştırmasında Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını birinci turda, partisinin de faşist MHP’yle kurduğu ittifakla mecliste salt çoğunluğu kazanması mümkün görünmüyor. AKP’nin oy kaybedeceği ortak görüş.

Bunun başlıca nedenleri: artan işsizlik, yoksulluk, Türk lirasının hızla değer kaybetmesi, otoriter rejimin inşa edilmesi ve Erdoğan’ın halkı heyecanlandıracak yeni bir vaat vermemesi.

Bunlara Erdoğan’a karşı yarışan adayların güçlü olmasını da eklememiz gerekiyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) kendi içinden çıkardığı sol-ulusalcı çizgideki Muharrem İnce’nin performansı pek çok kesimin takdirini topladı. Bölen değil birleştiren, çatıştıran değil barıştıran bir üsluba mizahı ustaca kullanma da eklenince İnce, adeta Erdoğan’ın kimyasını bozmuş görünüyor. Erdoğan’ın elinde İnce’yi eleştirecek malzeme olmaması ise onu adeta çıldırtıyor.

İnce’nin başarılı performansı nedeniyle cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalacağı güçlü olasılık. Erdoğan ile İnce arasında 8 Temmuz’da ikinci turun yapılması durumunda ise sonucu Kürtlerin ve ilerici sol güçlerin oyu belirleyecek.

İnce’nin Kürt milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması sırasında partisi CHP’nin AKP ile birlikte hareket etmesine karşı çıkarak »Hayır« oyu vermesi, aday olduktan sonra cezaevinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ı ziyaret etmesi, sürekli barıştan söz etmesi Kürtler arasında sempatiyle karşılandı. Bu nedenledir ki CHP’nin yıllardır miting yapamadığı Diyarbakır’da binlerce kişiyi toplamayı başardı. Kürtlerin başkenti Diyarbakır’da Erdoğan’dan daha fazla kalabalık toplaması da Erdoğan’ı rahatsız etti.

Erdoğan da İnce de cumhurbaşkanlığına giden yolun anahtarının, cezaevindeki Demirtaş ve Kürtler’in elinde olduğunu biliyor.

Ve Kürtler, ikinci turda Erdoğan rejiminin sonunu getirmek için kararını vermiş görünüyor.

Erdoğan artık Kürtlerden kolay oy alamaz.

Bu nedenle savaştan, çatışmadan, idamdan söz ederek, Kürtler’i korkutarak oylarını alabileceğini sanıyor. Seçime az bir süre kala PKK’nin üstlendiği Kandil dağına askeri operasyon başlattı. Sürekli »terörün kökünün kazınacağı«ndan söz edip, 16 yıldır yapamadığını bir haftada yapacağını iddia ediyor.

Cezaevinde olduğu halde başarılı bir seçim kampanyası sürdüren Demirtaş’ı, seçimleri kazanması durumunda idam edeceğini söyleyerek, milliyetçi kesimlerden oy toplamaya çalışıyor.

HDP’yi yüzde 10 barajını altında bırakmak için bütün gücüyle çalışıyor. Çünkü, HDP’nin barajı geçmemesi durumunda, AKP kesinlikle kaybedecek. Ama barajı geçemezse AKP yaklaşık 70 milletvekili daha kazanıyor ve az oy alsa da mecliste salt çoğunluğu elde edebiliyor.

Bu hesapla, Kürtlerin yaşadığı köylerde olağanüstü hal öne sürülerek oy kullanma neredeyse imkansız hale getirildi. »Güvenlik« gerekçesiyle en az 250 bin seçmene valiliklerde, korucu köylerinde, ilçe merkezlerinde oy kullanma dayatıldı.

Ama Kürt halkı, Türkiye’nin ilericileri, demokratları, hatta tek adam rejimine karşı çıkan ulusalcıları Erdoğan’ın kaybetmesinin tek yolunun HDP’nin mecliste olmasından geçtiğini biliyor. Çok sayıda kişi sırf bu yüzden HDP’ye oy verecek.

Seçimlere bir hafta kala Türkiye’de Erdoğan’ın bu sefer kaybedeceğine dair umut yeniden büyümüş durumda. Şimdiden kutlama hazırlığı yapanlar var. Seçim kampanyası Erdoğan’ın planladığı gibi kolay olmadı, sonucu da olmayacak gibi görünüyor. Erken baskın seçimle iktidarını pekiştirmeyi hedeflerken, şimdi kaybetmekle karşı karşıya.

Bakalım anketlere ve sokağa yansıyan hava seçim sandıklarını da yansıyacak mı?

Bekleyip göreceğiz.

Zur Kolumne von Yücel Özdemir in deutscher Fassung: Der Schlüssel zu den Wahlen sind die Kurden